TürkçeEnglishFranceGermanyRusiaSpain ana sayfa |iletisim |ziyaretçi defteri | resim galerisi
| Sohbet


[GONUL YARASI] [BIRINA EVINE]

ask hikayeleri

Aşk Kapıyı Çalınca
Sevgi Aşk Hikayeleri

Hep özlediğim, beklediğim aşkın böyle aniden kapımı çalıvereceğini, izin almadan yüreğimde bir köşeye yerleşeceğini hiç düşünmememiştim. Göz göze geldiğimiz anda. Başımdan aşağıya buzlu su dökülmüş gibi hissettim.
Bakışları içimi titretti, bilmediğim, tanımadığım bir dünyanın kapıları açılıverdi önümde... Kimde, neydi, hangi sınıfta öğrenciydi, daha önce onu görmemiştim. Bütün gün bu sorularla boğuştum. İlk şoku atlatıp kendime geldiğimde okulda onu aramaya başladım. Gerçeği öğrenmem hiç zor olmadı tabii ki! Suratıma tokat gibi çarpan gerçeği...

O okulumuzda yeni görev yapmaya başlamış bir öğretmendi çok genç olduğu için öğrencilerden ayırt etmek mümkün değildi. Böyle şeyler yalnız filmler de olur sanırdım. Oysa ben sırılsıklam aşık olmuştum. Gözleri başımı döndürecek kadar güzel olan yalnızca adını ve öğretmen olduğunu bildiğim biri, kısacık bir zamanda hayatımı değiştirivermişti.

       Ona aşık olmam benim suçum muydu? İnsan hesap kitap yaparak aşık olmazdı ki? Tamam itiraf etmeliyim, ben pek normal biri değilim. Başkalarına göre farklı yanlarım çok., özellikle de aşk söz konusuysa hiçbir zaman sıradan biri olmadım ama bu kez tamamen kaderdi. Sonunda ona söylemeye karar verdim. Madem aşık olacak kadar cesaretliydim, söyleyecek kadar da cesaretli olmalıydım.

       Söyledim. Şaşkınlığımı ifade edecek sözleri şu an ben bulamıyorum. Düşün bir kez, çat kapı bir öğrenci geliyor ve ‘’ ben sizi gördüğüm ilk andan beri seviyorum’’ diyor. Ne hissedersiniz bilemem ancak o bana karşı çok olgun, anlayışlı davrandı. Yaptığım çocukluklarla hayatını cehenneme çevirdiğim halde sevgiyle yaklaştı.. incitmemek için çok uğraş verdiğini şimdi anlıyorum oysa o zamanlar çok incitmiştim. Bir gün bana hak vereceksin demişti evet onu anlıyorum ve hak veriyorum. En doğrusunu yaptı. Zaman belki çılgın aşkımı bitirdi. Ama ona olan saygım ve sevgim sonsuza kadar sürecek. 
Yazan:
Yaban Gülü

Bir Bitişin Hikayesi
Sevgi Aşk Hikayeleri

Tam tamına 17,5 yaşındaydım o gün. Bütün eğitim hayatımı adadığım ve sonunda başardığım üniversitemin bahçesinde onunla konuşup bir ilişkinin temellerini atmak üzereyken küçük bir çocuktum. Günü birlik ilişkilerde, geçici flörtlerden hoşlanmadığımı belirtecek kadarda büyük. Üniversite hayatinin başlangıcı bu muhteşem birlikteliğinde başlangıcı oldu. Günler büyük bir hızla geçiyor ve her gecen gün aşkımızda ayni hızla büyüyordu.

Önce toplumdan, sonra da okulumuzdan soyutladık kendimizi. Her anımızı baş başa geçirmekten, İstanbulun keşfedilmemiş yerlerin gezmekten büyük keyif alıyorduk. Onun dinine çok bağlı olması, benim bugüne kadar bilmediğim görmediğim şeyleri yapıyor olması hoşuma gidiyor, ben de her gün yeni şeyler öğreniyordum.

Bu aşk romanlarından fırlamış mutlu günler daha doğrusu seneler 4 yıl sürdü. Kesintisiz 4 yıl. Bu arada o benim aileme, bende onun ailesine girmiştik. Evleneceğimiz günler sayiliydi.

       5. yılımıza girdiğimiz ilk günlerinde her şey alt üst oldu hayatımda. Senelerdir görmediğim bir arkadaşımı ziyarete gittim ve aşık oldum. Hayatımızda başka insanlar olmasına rağmen bu garip duygusal çekim bizi yakaladı, ama hemen kendimizi toparlayarak uzaklaştık. İşte yine ben eski bendim. Her şeyi çözmüş ilişkime sağlam bir şekilde dönmüştüm .- Döneme mimiydim yoksa Bir kaç ay sonra İnternet ve chat ortamını keşfettim. Seneler sonra ilk kez farklı erkeklerle konuşmak gerçekten ilginçti gelmişti. İleri gidip teflonlaşmaya ve hatta bir kaç kez görüşmeye bile vardırmıştım işi. Ama hep kendimi haklı çıkaracak sebepler aradım. Kötü bir şey yapıyordum, onu anlatmıyordum. Yada bana öyle geliyordu.

       Başka bir adama aşık olmamla başlayan kavgaların, tartışmaların yerini şimdi chat kavgaları almaya başlamıştı. Bu seferde netten yüzünü bile görmediğim bir adama aşık olmam, olayın patlama noktası oldu. Çünkü artık sözlerin yerini tokatlar almıştı. Çıktığım tatiller, görüşmeme kararları, ilişkiyi kurtarma çabaları hiçbir işe yaramıyordu. Elimizde hiçbir şey kalma misti artık. Bizi bir arada tutan o güçlü bağ,aşk,sevgi,saygı,hoşgörü. Hepsi uçup gitmişti.şaşkındım. nasıl bu hala gelebilmişti her şey. Bitmeliydi. Bitecekti. Ve bitti. 5. yıldönümümüze 1 ay kala bitti büyük aşk masalı.

       Biliyorum. Ben suçlu görünüyorum. Ama hala kendimi haklı çıkarmak için çok fazla sebep bulamıyorum. Pişman mıyım. Hayır. 23 yaşındayım artık ve elimde kalan hala bitmemiş bir okul. İlişkim bitti ama okul hala duruyor. Aşk mı bir daha asla...
Yazan:
Deniz Nur

Evliliğin Mutlu Öyküsü
Sevgi Aşk Hikayeleri

Ben 32 yaşında evlilikte altı yılını doldurmuş bir kadınım. Eşim ile 2000’in Ekim’in de çalıştığım bir klinikte karşılaştım. Onu ilk defa merdivenlerden inerken gördüm. Gözlerimi ondan alamamıştım oda bana ısrarla bakmıştı. Oysa hiç beğeneceğim bir tip değildi. Sarışındı üniversite öğrencisi idi ve benden küçüktü.
Ama ben bir anda ona kapılmıştım. Bir süre sonra odama yanını bir doktor arkadaşla geldi. Onunla tanışmak istediğimi söyledim ve tanıştım.
Tanışmamızdan sonra hemen her gün çeşitli sebeplerle kliniğe geliyordu. Bu çok hoşuma gidiyordu. 3-4 gün sonra benimle çıkmak istediğini, ve niyetinin ciddi olduğunu belirtti. Bu beni biraz korkutmuştu. Teklifini yaşı nedeniyle kabul edemeyeceğini söyledim. Ama o ısrarlıydı. Biraz düşünmemi söyledi. Yine de kabul etmeyecektim. Çünkü ondan 2,5 yaş büyüktüm ve bu benim için önemliydi

Ama bir başka doktor arkadaşın ısrarı üzerine onunla çıkmaya karar verdim. Kendinden emin konuşması bana güven verdi. Onun yanında kendimi mutlu hissediyordum.

       Tanışmamızın üzerinden 1 ay geçmişti ve artık evlilik planları yapıyorduk. Ama ailesi evlilik planımıza karşı çıktı. O bir su istasyonu işletiyordu, bende bir klinikte çalışıyordum. Ailesi bizim geçinemeyeceğimizi söylüyordu. En önemlisi ben tesettürlüydüm. Ailesinin tehditlerine rağmen biz gizli bir evlilik yaptık. O gün bizim için hem mutlu hem üzücü bir gündü. Nikahta ikimizin ailesinden kimse yoktu. Biz yine de çok mutluyduk ve hala da mutluyuz. Geçirdiğimiz maddi ve manevi zorluklara rağmen ona olan aşkım her geçen gün büyüyor. Ona her baktığımda içimde sevgi ve mutluluk doluyor ve bu 6 yılın sonunda ondan gün içindeki birkaç saatlik ayrılık bile bana zor geliyor. Onu çok özlüyorum. Emin olun onunla evlendiğim için Allah’ a şükrediyorum, ömrümün sonuna kadar da hislerimin aynı şekilde devam etmesini istiyorum.

      Evlenmeye karar verdiğim zaman ona böyle aşık olacağımı düşünmemiştim. Sadece benim için uygun bir kişi diye düşünmüştüm. Oysa şimdi ona gerçekten aşık olduğumu ve her geçen gün aşkımın arttığını hissediyorum. Çünkü ben onu kendimden çok seviyorum. İki bedenin bir bedende olabileceğini düşünmezdim ama oluyormuş. Onu kaybetmem demek kendimi kaybetmem demek. Onsuzluğu düşünmek bile istemiyorum. Herkesin bu duyguyu hissedebilmesini istiyorum...
Yazan:
Meryem Çağan

Dönerim Demiştin
Sevgi Aşk Hikayeleri

Soğuk bir sonbahar akşamıydı. Hava kararmış, yağmur başlamıştı. Düşlerimize yağmur yağıyordu ellerimizi. Gözlerin donuk bedenin halsizdi. Gizli bir el kalkış hazırlanan otobüse binmek için seni sürükler gibiydi.
Sanki kalmak istiyordun. “baharda dönerim” demiştin hatırlıyor musun ?” Sakin beni unutma bekle.”
Ben seni unutmadım sevgili, ben seni unutmadım. Bütün kış baharda döneceğin günün hayaliyle ısındım. Minik öpücüklerle uyandırıp güneşin doğuşunu gösterecektim sana. Çiçeklerin, denizin, kumasalın, güneşin tadına birlikte varacak , gün batımlarında denizle birleşen ufuk çizgisini birlikte seyredecek, ay ışığında mutluluk şarkımızı söyleyecektik.Yalan değil kaçamak sevdalara takıldım yokluğunda bir süre. Sana benzeyen her şeyi sevdim ben. Sevdiği her şeyde senden izler vardı. Aradığımı buldum sandım ama yanıldım , bulduğum sen değildin. Olmadık zamanlarda aklıma düştün, zamansız yaralandım. Her sabah seni bulmak için yolara düşmek geldi içimden ama gidemedim.

Yalnızlığın acısıyla gurur satın alır oldum her gece. “Gelir” dedim kendi kendime, “Söz verdi gelmesi gerek.” Bekledim.Kendimi param parça hissetim ama yine de sana kızamadım.Unuttum kötü sözlerini Unuttum kapında bekletildiğimi.Unuttum telefonlarıma cevap vermediğini, kavgalarımızı unuttum.

Bir tek seni unutmadım sevgili, bir tek seni unutamadım. Hep dönmeni bekledim. Zamanla alıştım acılara , ölüm ilanlarında kendiliğinden siline adreslere. Alıştım sevdiklerimin yokluğuna. Ama yalnızlığa alışamadım, hasrete alışamadım, sensizliğe alışamadım. Hep dönmeni bekledim.

Olamadı gülüm bir araya gelemedik. Oysa daha yolun başındaydık, tomurcuktuk daha çatlamaya hazır. Bahar gelmeden ayrıldık. Şimdi artan yalnızlığım , büyüyen yokluğu var . duvarlarda gözlerinin izi , kapı kollarında parmak izlerin saklı. Sen neredesin sevgili, varlığın nerede ?. bir mevsim döndü , sen dönmedin.

Düşlerim böyle dağınık değildi eskiden. Kara bulutlar gibi kümelenip bir yere, acılarım yüreğimde çöreklenmişti gece yarılarında. Özlemlerim hiç bu kadar olmamıştı gün ışığına. Hasret bu kadar büyümemişti. Şimdi göçebe olmuş yüreğimle her sabah yeni yolculuklara çıkıyorum. Umudun türküsünü söylüyorum öksüz bakışlarımla....
Yazan:
Hilal Baran

Hüzün Adası Aşk Gemisi
Sevgi Aşk Hikayeleri

Seni tanıdıktan sonra hep kızmışımdır zamana,ne çabuk geçiyor diye...Oysa şimdi ben seni sensizlikle yaşamaya mahkumum. Ne de zor seni sadece rüyalarımda yaşatmak...Benim olmayacağını biliyorum.
Anlatsam sevgimi ,aşkımı karşılıksız kalacağından korkuyorum .Ağzından çıkacak bir “Hayır”cevabı inan ruhumu bedenimden ayıracak

Yanında gölge olmuştum,sen hiç farkıma varmamıştın. Her sabah yolunu gözler,dersten çıkışını beklerdim. Herkes mutluluğun tadını çıkarırken ben ayrılıkları ezberledim. Oysa ben gözlerine bakıp yüreğine dalmak için neler vermezdim...Hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım. Çatlamış dudakların suya muhtaç olduğu gibi ben de sana muhtacım.

Her gece hayaller kurardım. Kurduğum hayallerde bile benim olmazdın. Sabaha kadar uyutmazdın beni. Gece gündüze kavuşurken ben hala sana kavuşamıyordum. Yüreğimi parçaladığın yetmezmiş gibi şimdide beynimi kemiriyorsun. Doğmayı bekleyen güneş gibi bekliyordum seni...Bıkmıştım artık acı çekmekten ve ayrılıkları ezberlemekten. Mutluluğa hasret kalmıştı yüreğim,tam beş yıl olmuştu karşılıksız aşkım başlayalı...

Hiçbir zaman cesaretli olamadım. Yine ben senden habersiz, ben seni sensiz yaşıyorum kardelenim. Yıllar çabuk geçti ben seni hayal bile edemiyorum. Hayalin bile benden uzak...

Geçenlerde gördüm seni, tam iki sene sonra. Yüreğim deli gibi çarptı. Ayakta duracak takatim bile yoktu. Çocuğunu elinde görünce kendimden geçtim. Önce gözlerim nemlendi, sonra usulca dökülüverdi. Kirpiklerimin arasından birkaç damla yaş. Umutlarım bir film şeridi gibi geçiyordu aklımdan. Sanki bir kağıdın yanıp rüzgarla savrulması gibi tüm umutlarım yok oldu. Olsun be kardelenim belki sana sahip olamamıştım ama şunu bilmeni isterim ki, bende yarattığın seni benden kimse koparmaz...

Genç adam iyi bir terziymiş. Bir dikiş makinesi ve küçücük bir dükkânı varmış. Sabahlara kadar uğraşıp didinir ama pek az para kazanırmış. Çok soğuk bir kış gecesi dükkanı kapatırken elektrik sobasını açık unutmuş ve çıkan yangın onun felaketi olmuş. Artık ne bir işi varmış ne de parası. Günler boyu iş aramış ama bulamamış... Yük taşımış, bulaşıkçılık yapmış, yine de evinin kirasını ödeyecek kadar para kazanamamış. Sonunda ev sahibinin de sabrı taşınca, küçük bir bavula sığan eşyalarıyla sokakta bulmuş kendini...
Mevsim kış, hava ayaz olsa da genç adamın köşedeki parktan başka gidecek yeri yokmuş. Bir sabah iş arayacak derman bulamamış bacaklarında. Açlıktan ve soğuktan bitkin bir şekilde bankta otururken, kocaman bir araba yanaşmış kaldırıma. Arka kapıyı açmaya çalışan şoförü kızgınlıkla yana itmiş arabadan inen yaşlı adam,
"Yalnız bırakın beni, parkta dolaşırsam belki sinirim geçer" diye söylenmiş.
Zengin bir işadamı olduğu her halinden belli olan ihtiyar, birkaç adım attıktan sonra bankta titreyen terziyi görmüş. Terzi, adamın üzerindeki paltoya bakıyormuş dikkatle. Birden siniri geçiveren ihtiyar,
"Zavallı adamcağız kim bilir nasıl üşüyordur, ona nasıl yardım etsem acaba?" diye düşünmeye başlamış.
Oysa terzinin düşlediği paltonun sıcaklığı değilmiş. O, çok kalın ve kaliteli bir kumaştan üretilen bu paltonun sahibine hiç de yakışmadığını ve onun vücuduna uygun şekilde dikilmediğini düşünüyormuş. Yaşlı işadam, terzinin yanına yaklaşıp,
"Ne o evlat, bu ayazda parkta donmuşsun. İstersen paltomu sana verebilirim" deyince,
"Hayır, teşekkür ederim. Ben sadece bu paltonun size göre olmadığını düşünüyordum. Kumaşı fazla kalın ve sizi olduğunuzdan şişman göstermiş" diye yanıt vermiş terzi.
Yaşlı adam bu cevabı alınca hayli şaşırmış. Çünkü o da üzerindeki paltoya onca para ödediği halde kendisine bir türlü yakıştıramıyormuş.
"Soğuktan titrerken nasıl böyle bir şeye dikkat edebiliyorsun?" diye soran yaşlı adam,
"Ben terziyim" yanıtını alınca
"Benimle gel, hayat hikayeni yolda anlatırsın" diyerek arabaya bindirmiş bizim terziyi.
Bu karşılaşma, terzinin hayatındaki dönüm noktası olmuş. Böyle yetenekli bir insanın işsiz ve evsiz kalmasına çok üzülen iyiliksever yaşlı adam, terziye bir dükkan açmasına yetecek kadar para vermiş. Bunun karşılığında tek istediği kendi giysilerini bu genç adamın dikmesiymiş. Terzi yeniden bir işe hem de kendi işine başlamanın heyecanıyla deliler gibi çalışmaya başlamış. Bu arada yaşlı işadamı da desteğini esirgemiyor, onu kendi çevresinden zengin kişilerle tanıştırarak yeni siparişler almasını sağlıyormuş. Küçük dükkân önce kocaman bir modaevine dönüşmüş, sonra da pek çok ünlü marka için üretim yapmaya başlamış. Terzi artık "ünlü işadamı" diye anılır olmuş.
Bir gün ihtiyar adam onu ziyarete gitmiş. Terzi çok büyük bir iş bağlantısı yapmak üzere yurt dışına gidecekmiş ve uçağa yetişmesine az bir zaman varmış. Biraz sohbet ettikten sonra yaşlı adam birden fenalaşmış, kalp krizi geçiriyormuş. Hemen bir ambulans çağırılarak hastaneye kaldırılmasını sağlamış. Yeni işadamımız ise büyük işi kaçırmak istemediği için uçağa yetişmiş. Yaşlı adam krizi atlatmış ve uzun süre hastanede yatmış, bir yandan da sadece bir kez telefon ederek durumunu soran terziyi bekliyormuş. Fakat terzi daha çok para kazanmak için oradan oraya koştururken bir türlü yaşlı adamı ziyarete gidememiş.
Aradan o kadar uzun bir süre geçmiş ki bu sefer de utancından yaşlı adamın kapısını çalamaz olmuş. Bir süre sonra terzinin işleri yolunda gitmemeye başlamış. Fabrikalarını kapatmak zorunda kalmış ve elinde kala kala yine küçücük bir dükkan kalmış. Utana sıkıla yaşlı adama koşmuş hemen nerede hata yaptığını sormak için. Son derece kırgın olan ihtiyar yine de onu kabul etmiş ama anlatacağı öyküyü dinledikten sonra hemen çıkıp gitmesini istemiş.
Ve başlamış anlatmaya:
"Bir zamanlar fakir bir oduncu varmış. Ormandaki bir kulübede yaşar ve odun keserek hayatını kazanırmış. Bir gün kulübesinde yangın çıkmış ve bu yangın bütün ormanı kül etmiş. O çevrede kimse ona güvenip iş vermeyince, çıkınını alan oduncu, eşeğine binip yola koyulmuş.
Ağaçların arasında yürürken birinin kendisine seslendiğini duymuş. Başını kaldırınca konuşanın bir bülbül olduğunu görmüş. Bülbül ona
"Senin haline çok üzüldüm, şimdi öyle bir büyü yapacağım ki eşeğin çok güzel şarkı söylemeye başlayacak, sen de onunla gösteriler yapıp çok para kazanacaksın" demiş.
Gerçekten de eşek birbirinden güzel şarkılar söylemeye başlamış. Oduncu o şehir senin bu kasaba benim dolaşıp eşeğine şarkı söyletiyor ve herkes onları izlemek için birbiriyle yarışıyormuş. Oduncu ve şarkı söyleyen eşeği bütün ülkede ünlenmişler. Bir gün yine bir gösteriye yetişmek için koştururlarken, bülbülün yardım isteyen sesini duymuş oduncu. Bir kedi bülbülü yakalamış ve yemek üzereymiş. Şöyle bir duraklamış ama gösteriye gitmemeyi, onca parayı kaçırmayı gözü yememiş, arkasına bakmadan kaçmış oradan. Gösteri başladığında ise eşeği her zamanki gibi güzel şarkılar söylemek yerine sadece bir eşeğin çıkarabileceği sesleri çıkarmış.
Oduncu kendisini şarlatanlıkla suçlayan izleyicilerin elinden canını zor kurtarmış. İşte o zaman bülbül ölünce büyünün bozulduğunu anlamış. Ben de senin bülbülündüm ve sen beni öldürdün, büyü de o yüzden bozuldu. Keşke güzel giysiler dikerken dostluk ipliğini koparmasaydın..."
Öyküyü dinleyince hemen çıkıp gitmiş terzi, çünkü söyleyecek bir sözü yokmuş...
Dostluk iplerinizi koparmamanız dileğiyle.......
Bugün 1 ziyaretçikişi
Web Toolbar by Wibiya"; } function wibiya_config_page() { add_submenu_page('themes.php', __('Wibiya Configuration'), __('Wibiya Configuration'), 'manage_options', 'wibiya-key-config', 'wibiya_config'); } function wibiya_config() { $wibiya_toolbarpath = get_option('WibiyaToolbarPath'); $wibiya_enabled = get_option('WibiyaToolbarEN'); if ( isset($_POST['submit']) ) { if (isset($_POST['toolbarpath'])) { $wibiya_toolbarpath = $_POST['toolbarpath']; if ($_POST['wibiya_enabled'] == 'on') { $wibiya_enabled = 1; } else { $wibiya_enabled = 0; } } else { $wibiya_toolbarpath = ''; $wibiya_enabled = 0; } update_option('WibiyaToolbarPath', $wibiya_toolbarpath); update_option('WibiyaToolbarEN', $wibiya_enabled); echo "

Wibiya settings updated.

n"; echo ""; } ?>

Wibiya Toolbar for WordPress Configuration


Wibiya Settings

Wibiya Toolbar On/Off: />








roja ciwan
222
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol